ASPEN
Colorado’nun gezilecek yerleri biter mi? Bitmez. Bu sefer rota yine Aspen. Geçen hafta bize katılmayan arkadaşlarımıza burayı anlattıktan sonra buraya tekrar gitme kararı aldık. Bize yine katılmayan iki kişi şehirde kalarak, Colorado‘nun bir başka güzel şehri Boulder’a gideceklerini söylediler. 3 kişi yola koyulduk. Rota yine Aspen dediysem de aslında hedef bir başka doğa harikası Maroon Bells‘ti. Şansımıza hava çok güzeldi. Sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra uzun yolculuğumuza başlamak üzere yola koyulduk.
Maroon Bells, Aspen’e yok yakın rüzgar, kar, buz erozyonuyla oluşmuş müthiş bir doğa harikası. Fotoğraf ve videolarını görünce ne demek istediğimi daha iyi anlayıp bana hak vereceksiniz. Yolumuz uzundu, Denver’dan başladığımız yola Silverthorne, Vail ve Gleenwood Springs üzerinden devam ederek Aspen’e geldik. Silverthorne’dan önceki Aspen yazımda bahsetmiştim. Okumak isteyenler linkten ulaşabilirler. Vail ise küçük ve lüks bir Colorado Şehri. Gittiğimiz dönemde burada IFSC’nin düzenlemiş olduğu Bouldering yarışması vardı. Dünyanın bir çok yerinden gelen en iyi tırmanıcıların yarıştığı bu turnuvayı ne yazık ki seyredemedim.
MAROON BELLS
Aspen konusunda bu kez tecrübeliydim. Şehirde neler var, gezilip görülmesi gereken yerleri neresi, bizimkilere rehberlik edip hızlıca bir şehir turu yaptık. Gondolla yukarı çıkma teklifimi kabul etmeyip(ki geçen hafta ben burayı görmüştüm) bu kadarının yeterli olduğunu söyleyen bizimkiler, Maroon Bells’e devam etmek istediler. İyi ki de istemişler, buradan ayrılıp şehrin hemen yakınındaki bu yere direksiyonu kırdık. Fakat biraz trafik vardı ve sabah gayet güzel olan hava bir anda yağmur çiselemelerine yerini bırakmıştı. Neyse ki fazla uzun sürmedi ve kısa bir bekleyişin ardından parka girmek isteyen arabaların arasına biz de eklendik. 15 dolar civarı bir ücret ödeyerek Maroon Bells’e giriş yaptık ve bize verilen rehber kitapçığından, içerisi hakkında bilgi edinmeye başladık.
Park içinde dört adete yürüyüş yolu, harika panoramaya sahip kamp alanları ve piknik alanları bulunuyor. Atla gezmek isteyenlerde unutulmamış. Burası gerçekten de dört mevsimde harika görüntüler sunma potansiyeline sahip bir yer. İlkbaharda açan rengarenk çiçekleriyle, sonbaharda dökülen yaprakların ortama kattığı atmosferle ve kışın karlar altında kalan güzelliğiyle her dönem ziyaret edilesi. Biz yaz aylarında Haziran-Temmuz gibi gelmiştik ve bu görüntüsüyle bile yeterince büyüleyici. Parka gelenlerin çoğunun Asya ve Arap kökenli olması dikkatimi çekti. Gittiğimiz diğer parklarda bu kadar çok turist yoğunluğuyla karşılaşmamış, genel olarak Amerikalılardan oluşan topluluklar arasına karışmıştık.

YABANİ HAYAT
Bölgede yabani hayat çok güzel korunuyordu ve girişteki yazılarda da bu konuda uyarılar mevcuttu. Bölgede Mus geyikleriyle karşılaşılması durumunda herhangi bir zarar vermeden ağaca tırmanılması söyleniyordu. Parkın içinde bulunan diğer hayvanlar; Sarı göbekli Marmot, büyük boynuzlu koyun, kızıl tilki, rengarenk kuşlar ve göl içinde yuvası bulunan çalışkanlıklarıyla ünlü kunduzlar. Boyundan büyük kütükleri, suyun kaldırma kuvveti ve akıntıyla, akıllıca taşıyıp bu harika yuvayı yapan kunduzların emeği takdir edilesi. Şansınız varsa onları görebilirsiniz.

AKTİVİTELER
Maroon Bells bölgesinde kayakçılar ve tırmanıcılar için büyük bir çığ tehlikesi bulunmakta. Bölge olanca güzelliğine rağmen arka yüzünde birçok ölüme sahne olmuş. Tırmanış rotalarının çok zorlu olmamasına rağmen stabil olmayan hava ve kaya yapısından dolayı çok fazla çürük taş bulunduğu için önceden yaşanan ölüm nedenleri iyi araştırılıp, faaliyet yapılacaksa ona göre önlemlerin alınmasında fayda var. Gölde balık tutmak için Colorado balıkçılık lisansına sahip olunması gerekiyor.

Hafta sonunu bölgede değerlendirmek isteyenler için oldukça alternatifli bir yer. Hem Aspen hem Maroon Bells’i ziyaret edebilir, şehir ve doğa hayatının tadını iki ayrı yerde çıkarabilirsiniz. Ya da sadece Maroon Bells’te harika bir kamp yaparak, yürüyüş parkurlarıyla daha derin keşiflere yol alabilirsiniz.

Göle yansıyan dağ manzarasını oturup saatlerce seyredebilirsiniz. Vadi içinde öyle bir sessizlik var ki en ufak bir kıpırtıyı duymanız mümkün, beni en çok şaşırtan noktalardan birisi buydu. Dinlendirici ve aynı zamanda alışık olmadığım bu sessizlik biraz da rahatsız ediciydi. Buranın güzelliğine kapılıp yemek yemeyi bile unutmuştuk. Dönüş yolu için yine aynı rotayı kullanacaktık. Bu yolun bize en büyük süprizi ise Gleenwood Sprins oldu. Kilometrelerce süren bir kanyonun içinden geldiğimiz yol bizi ayrıca büyüledi.
Yolun ve günün yorgunluğuyla arabanın arkasında uyuyakalmışım. Uyandığımda bir benzin istasyonuna giriyorduk. Saatin geç olması nedeniyle burada bulunan McDonald’s’tan hızlıca bir şeyler yemeye karar verdik. Bir yandan uyanmaya çalışırken bir yandan da etrafı seyrediyordum. Yemek yerken evsiz olduğunu anladığımız iki çocuk bir torba bozuk parayı ayrıştırıp sigara aldı. Büyük bir görevi yerine getirmişcesine mutluydular. Kapının önüne çıkınca, çıplak ayakları ve pijamasıyla benzin istasyonuna giren bir başka Amerikalı kız arabasına bindikten sonra bize laf atıp uzaklaştı. Downtown’da oldukça fazla evsize rastlamıştık, ama bu benzin istasyonunda karşılaştıklarımız bizi oldukça şaşırttı. Amerika’ya ilk geldiğimde filmlerde gördüğüm görüntülerin gerçeği yansıtmadığını anlamıştım, bu olanlar ben de yeni düşüncelere yol açtı. Daha sonra da karşılaşacağım benzer görüntüler aslında Dünya’nın her yerinde insanların tek tip olmadığını bir kez daha göstermiş oldu. Bu keyifli yolculuk bana yine bir şeyler öğretti. Colorado’da gezilecek yerler gerçekten bitmiyor, yazılarım devam edecek takipte kalın.